Sosyal Medya

AK PARTİ

YSK'dan Erdoğan'ın adaylığını neden kabul ettiğini tek tek açıkladı

Yüksek Seçim Kurulu: Yeni sistemle gidilen ilk seçim 24 Haziran 2018'dir. Erdoğan'ın birinci beş yıllık görevi 24 Haziran 2018'de başladı.

Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığına yapılan itirazları reddetmişti. O kararın gerekçesi belli oldu.
 
T.C.
 
YÜKSEK SEÇİM KURULU
Karar No: 2023/316
KARAR
 
Cumhurbaşkanının 10.03.2023 tarihli ve 2023/121 sayılı kararı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yenilenmesine karar verilmiş olup, anılan karar Resmî Gazete’nin 10.03.2023 tarihli ve 32128 Mükerrer sayılı nüshasında yayımlanmıştır.
 
Kurulumuzun 10.03.2023 tarihli ve 2023/90 sayılı kararıyla, birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminin 14 Mayıs 2023 Pazar günü, Cumhurbaşkanı Seçiminin ikinci oylamaya kalması durumunda 28 Mayıs 2023 Pazar günü yapılmasına karar verilmiştir.
 
14 Mayıs 2023 tarihinde birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından aday gösterilen Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında, 6271 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesi uyarınca geçici aday listesine karşı, yeniden aday olamayacağı iddiasına dair, ekli listede isimleri yer alan başvuru sahiplerinin itirazları incelenmiş olmakla, konu incelendi.
 
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
 
A- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın;
 
1- “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi” başlıklı 77’nci maddesinde;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.
Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde 101 inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır.”,
 
2- “Adaylık ve seçimi” başlıklı 101’inci maddesinde;
“Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüzbin seçmen aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, sadece Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir.
Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”,
 
3- “Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve bakanlar” başlıklı 106’ncı maddesinin ikinci fıkrasında;
“Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır.”,
 
4- “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” başlıklı 116’ncı maddesinde;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.
Seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verilen Meclisin ve Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri, yeni Meclisin ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar devam eder.
Bu şekilde seçilen Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süreleri de beş yıldır.”,
 
5- Geçici 21’inci maddesinin (A) fıkrasında;
“A) Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 3/11/2019 tarihinde birlikte yapılır. Seçimin yapılacağı tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Meclisin seçim kararı alması halinde, 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”
 
6- 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un anayasa değişikliklerinin hangi tarihte yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği çerçeve 18’inci maddesinde;
 
“Bu Kanun ile Anayasanın;
 
b) 75, 77, 101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte,
c) Değiştirilen diğer hükümleri ile 101 inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresinin ilgası bakımından yayımı tarihinde, yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.”,
 
B- 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun;
 
1- “Seçim dönemi, seçim döneminin başlangıcı ve seçimlerin tamamlanması” başlıklı 3’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında;
“(3) Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev sürelerinin dolmasından önceki son Pazar günü oy verme günüdür. Görev süresi, birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenir. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak altmış günlük sürenin ilk günü seçimin başlangıç tarihidir.”,
 
2- “Adaylığın incelenmesi ve geçici aday listesi” başlıklı 9’uncu maddesinde;
“Yüksek Seçim Kurulu, adaylar hakkında yaptığı inceleme sonucunda seçilme yeterliğini ve aday gösterilme şartlarını taşıyanları gösteren geçici aday listesini belirler. Geçici aday listesi ve itiraz süresi Resmî Gazete’de yayımlanır.”,
 
3- “İtiraz ve kesin aday listesi” başlıklı 10’uncu maddesinde;
“Resmî Gazetede yapılan ilândan itibaren iki gün içinde, geçici aday listesine veya bu listeye alınmamaya ilişkin karara karşı Yüksek Seçim Kuruluna itiraz edilebilir.
Yüksek Seçim Kurulu itirazları üç gün içinde kesin karara bağlar ve kesin aday listesini Resmî Gazetede yayımlar.”,
hükümleri yer almaktadır.
 
1. Hükümet sistemleri, anayasa koyucuların tercihleri doğrultusunda, devletin temel organlarının düzenleniş biçimi ve birbirleriyle ilişkileri, devlet içindeki kuvvetlerin dağılımı ve düzenlenişi, bu temel organların kimler tarafından, nasıl oluşturulacağı ve nasıl kullanılacağına yönelik olarak ülkelerin anayasalarında düzenlenen kurallar çerçevesinde ortaya çıkmaktadır.
 
Yürütmenin “iki başlı” olduğu parlamenter sistemde, yasama ve yürütme birbirinden tam olarak bağımsız olmadığı gibi, yürütme, yasama organı içinden çıkmakta; yürütmenin bir kanadında sorumsuz Devlet Başkanı, diğer kanadında ise hükümetin başı, asıl sorumlu olan Başbakanın yer aldığı iki başlı bir yürütme bulunmaktadır. Başkanlık sisteminden farklı olarak, parlamenter sistemde yürütme (Bakanlar Kurulu) doğrudan halkoyuyla seçilmez ve önceden belirlenemez; asıl sorumlu olan Başbakan, “yasama organı içinden”, seçim sonrası oluşacak parlamento aritmetiğine ve Devlet Başkanının tercihine göre belirlenmektedir.
 
Yürütmenin “tek başlı” olduğu ve “Başkan”ın doğrudan halk tarafından seçildiği; yürütmenin, yasama organının güven oylamasına ihtiyaç duymaksızın oluştuğu başkanlık sisteminde ise parlamenter sistemin aksine, milletvekillerinin hem yasama organında hem de yürütmede görev alması söz konusu değildir.
 
21.01.2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 2017 yılında Anayasamızda köklü değişiklikler yapılmış olup, yapılan bu anayasal değişiklikler bir bütün olarak ele alındığında, ülkemizde uygulanagelen parlamenter hükümet sistemine son verilerek başkanlık sisteminin temel özelliklerini gösteren “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçildiği görülmektedir. 6771 sayılı Kanunun genel gerekçesinde de;
“... Bu bakımdan, milletin sadece yasama organını seçtiği, yürütme organının yasama organı içinden çıktığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi dengelerinin hükümet kurma ve hükümet düşürmede etkili olduğu bir sistem yerine; yasamanın ve yürütmenin ayrı ayrı ve doğrudan millet tarafından seçildiği bir sistemin benimsenmesinin ülkemizin şartları ve ihtiyaçlarına daha uygun olduğu anlaşılmıştır. Seçim ve sistem bizatihi istikrar üretmelidir; istikrarı konjonktürün dalgalanmalarına bırakmak doğru değildir.
 
Bu anayasa değişikliği ile öngörülen hükümet sisteminin kurgulanırken, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin eş zamanlı olarak yapılması ve sistemde bir tıkanmanın ortaya çıkması hâlinde parlamento ve başkanlık seçimlerinin birlikte yenilenmesine imkan verilmektedir. Anayasa değişikliği teklifiyle sunulan model, Türkiye'nin sistem tecrübesi ve dünya hükümet sistemi pratikleri gözetilerek geliştirilmiş rasyonel bir modeldir.” ifadelerine yer verilmek suretiyle, parlamenter sistemden, başkanlık sisteminin temel özelliklerinin esas alındığı yeni bir hükümet sistemine, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiği vurgulanmıştır.
 
Yapılan bu anayasa değişikliğiyle, yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu makamı olan Başbakanlık kurumuna ve Başbakanın, Bakanlar ile birlikte “kolektif sorumluluğu” müessesesine son verilerek; yürütme yetkisi ve görevinin “tek başına” Cumhurbaşkanı tarafından kullanılması ve yerine getirilmesi; “yetkisiz” ve “sorumsuz”, cezaî sorumluluğu çok sınırlı bir Cumhurbaşkanından;
 
Yürütme yetkisinin tek başına kendisine ait olduğu; yaptığı her türlü iş ve işlemden “tek başına” ve “tam sorumlu” olduğu; her türlü karar ve işlemlerinin tamamının yargı denetimine tabi olduğu; cezaî sorumluluğu tam, görevdeyken ve görevinin sona ermesinden sonra da göreviyle ilgili tüm suçlardan sorumlu tutulabilen; seçim dönemi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin “birlikte ve aynı gün yapılması zorunlu” hâle getirilen; adaylık ve seçim sistemi farklılaştırılan; bakanların atanması ve görevlerine son verilmesinde tek yetkili olan; “yürütme yetkisine ilişkin konularda” bir yetki kanununa veya kanunî bir dayanağa ihtiyaç duymaksızın “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” çıkarabilen; siyasi parti üyesi olabilen bir Cumhurbaşkanı hâline getirilmesi nedeniyle,
 
Anayasa değişikliği öncesinde Anayasanın öngördüğü parlamenter sistemdeki “Cumhurbaşkanı” ile değişiklik sonrasında kabul edilen yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki “Cumhurbaşkanı” - kullanılan lafız dışında - hiçbir bakımdan özdeşlik taşımamaktadır.
 
2. 6771 sayılı Kanunla yapılan anayasa değişikliği öncesinde TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimleri gerek seçim dönemi gerekse seçim tarihi itibarıyla farklı bir şekilde; TBMM seçimlerinin “dört yılda bir” yapılması, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler genel veya ara seçimlerinin milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılması söz konusu iken; Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olması; Anayasanın başlığıyla birlikte değiştirilen 77’nci maddesinde ve diğer maddelerinde yapılan değişikliklerle, TBMM ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi “beş yılda bir ve aynı günde birlikte yapılması” kurala bağlanmıştır.
 
Diğer taraftan, Anayasanın 116’ncı maddenin kenar başlığı “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” olarak değiştirilmiş ve madde metni de tamamen değiştirilerek; TBMM’nin, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilmesi, bu hâlde TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin birlikte yapılması; Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi hâlinde de, TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin birlikte yapılması; Cumhurbaşkanının ikinci döneminde TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanının bir defa daha aday olabilmesi öngörülerek TBMM genel seçimleri ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin “beş yıllık süre için”, “birlikte ve aynı günde” yapılması anayasal kural hâline gelmiş; daha önce birbirinden bağımsız bir şekilde ve farklı süreler için yapılan TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimleri, anayasa değişikliği sonrasında “aynı sürede ve birlikte” yapılır hâle gelmiştir.
 
3. Cumhurbaşkanının niteliklerini ve adaylarda aranacak şartları düzenleyen 31.05.2007 tarihli ve 5678 sayılı Kanunla değişik “Nitelikleri ve tarafsızlığı” başlıklı Anayasanın 101’inci maddesi, maddede yer alan bazı ifadeler aynen tekrarlansa da, 6771 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle madde "Adaylık ve seçimi" kenar başlığıyla yeniden düzenlenmiştir.
 
Anayasa koyucu, önceki anayasa değişikliklerinde - ve 6771 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte - ilgili maddelerde mevcut bazı hükümlerin hukukî varlıklarını korumasını istemesi hâlinde, ilgili maddenin “tamamını değiştirmek” yerine, sadece ilgili “fıkrayı”, “cümleyi” ya da “ibareyi” değiştirmeyi yahut ilgili maddeye yeni “fıkra”, “cümle” veya “ibare” eklemeyi tercih etmekte iken, bilinçli bir tercihle, eski 101’inci maddede yer alan hükümlerin “tamamını ilga ederek”, maddeyi başlığıyla birlikte tamamıyla yeniden düzenlemeyi tercih etmiştir.
 
Nitekim, 6771 sayılı Kanunun çerçeve 14’üncü maddesinde Anayasanın 159’uncu maddesinin mevcut hükümlerinin bir kısmının hukukî varlığını korumak istediğinden, 159’uncu maddenin tamamını yeniden düzenlemeyi tercih etmemiş, bilinçli bir tercihle, 159’uncu maddenin “kenar başlığındaki” ve bazı fıkralarındaki kimi ibareleri “ilga etmiş”, bazı fıkralardaki kimi ibareleri “değiştirmiş” ve maddenin mevcut fıkralarından bazılarını da yeniden düzenlemiştir.
 
Diğer taraftan, Anayasa koyucu 101’inci maddeyi kenar başlığıyla birlikte tamamıyla yeniden düzenlemesinin yanı sıra, 6771 sayılı Kanunun yürürlük maddesi olan çerçeve 18’inci maddesinin (b) bendinde de 101’inci maddede yapılan değişikliklerin, “birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte” yürürlüğe gireceğini, (c) bendinde ise 101 inci maddenin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresinin ilgasının Kanunun Resmî Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğini açıkça hükme bağlayarak, 101’inci madde hükümlerinin ne zamandan itibaren hüküm ifade edeceği ve uygulanabilir hâle geleceği hususunda bilinçli ve açık bir tercihte bulunmuştur.
 
Kanun koyucunun bu tercihine göre;
 
 • 6771 sayılı Kanunun 7’nci maddesiyle, başlığıyla birlikte değişik 101’inci madde hükümleri, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarih olan 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girmiş ve uygulanmaya başlamış (Kurulumuzun 26.04.2018 tarihli ve 289 sayılı Kararı),
• 5678 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 101’inci maddenin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresi dışındaki hükümleri 30 Nisan 2018 tarihinde ilga edilmiş ve yürürlükten kalkmış,
 • 5678 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 101’inci maddenin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmü Anayasa Değişikliği Halkoylaması kesin sonuçlarının ilan edildiği 27 Nisan 2018 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.
 
Bu bilinçli tercih sonrasında 6771 sayılı Kanunla başlığıyla birlikte değişik 101’inci maddenin son hâli, birlikte yapılan ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarih olan 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
 
6771 sayılı Kanunla Anayasaya eklenen geçici 21’inci maddede TBMM’nin milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin 3 Kasım 2019 tarihinde birlikte yapılacağı hükme bağlanmış; ancak anılan hükmün TBMM’ye verdiği yetkiyle genel seçimlerin yenilenmesine ve seçimin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılmasına karar verilmiş ve bu seçim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde Anayasanın 101 ve geçici 21/A maddeleri hükümlerine göre yapılan ilk seçim olmuştur.
 
4. Kanun koyucunun bu bilinçli ve açık tercihi, 6771 sayılı Kanun'un TBMM Anayasa Komisyonu Raporunda da değişiklik öncesinde kullanılan “Cumhurbaşkanı” ifadesi ile anayasa değişikliği ile öngörülen yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki “Cumhurbaşkanı” ifadesinin hukuken aynı anlama gelmediği aşağıdaki ifadelere yer verilmek suretiyle;
 
“... Yine, yürürlükteki ve Teklif’te yer alan Anayasa hükümlerinde "Cumhurbaşkanı ” ifadesi aynen kullanılmakla beraber, mevcut hükümlere göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile yürütme içindeki konumu Teklif’le getirilen hükümlerde esaslı bir şekilde değiştirildiği ve bütünüyle farklı bir hükümet sistemi içinde Cumhurbaşkanının düzenlendiği açık bir husus olduğu için, Teklif’in kanunlaşması ile getirilen iki dönem seçilebilme imkânında bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce görev yapmış Cumhurbaşkanlarının görev dönemlerinin hesaba katılmayacağı tartışmasızdır.” (TBMM S.Sayısı: 447 sayfa 40)
sarih bir biçimde açıklanmış; Anayasa Komisyonu Raporuna karşıoy bildiren milletvekillerince de bu konuda aksi yönde herhangi bir görüş bildirilmemiştir.
 
TBMM Anayasa Komisyonu Raporunda yer alan bu ifadeler karşısında, anayasa değişikliği öncesinde var olan parlamenter sistem döneminde görev yapmış olan Cumhurbaşkanlarının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesindeki görev dönemlerinin, 6771 sayılı Kanunla değişik 101’inci maddenin uygulanmasında görev dönemi olarak hesaba katılmayacağında kuşku bulunmamaktadır.
 
Buna göre; Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER’in 16 Mayıs 2000 - 28 Ağustos 2007 tarihleri arasındaki, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL’ün 28 Ağustos 2007 - 28 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 28 Ağustos 2014 - 9 Temmuz 2018 tarihleri arasındaki görev süreleri, 6771 sayılı Kanunla değişik 101’inci maddenin uygulanmasında görev dönemi olarak hesaba katılmayacaktır.
 
5. Anayasanın “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi” başlıklı 77’nci maddesinin birinci fıkrasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.” düzenlemesi yer almakta olup, anılan maddede de TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte ve aynı günde yapılacağı hükme bağlanmıştır.
 
Benzer şekilde, Anayasanın “Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve bakanlar” başlıklı 106’ncı maddesinin ikinci fıkrasında da TBMM seçiminin Cumhurbaşkanı seçimi ile “birlikte yenilenmesi” ve “her iki seçimin birlikte yapılması”na yönelik ifadelere yer verilmiştir.
 
Yine, Anayasanın 101’inci maddesinin son fıkrasında “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” hükmü yer almakta olup, bu hüküm gereğince 6271 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanı ve TBMM görev sürelerinin birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceği açıkça düzenlenmiştir.
 
6271 sayılı Kanunun yeniden düzenlenen 3’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev sürelerinin dolmasından önceki son Pazar günü oy verme günüdür. Görev süresi, birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenir. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak altmış günlük sürenin ilk günü seçimin başlangıç tarihidir.” hükmüne yer verilmiştir.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ilk seçildiği tarih 10 Ağustos 2014 olup, 26. Dönem TBMM seçimi ise 1 Kasım 2015 tarihinde yapıldığından, anılan Cumhurbaşkanı seçimi TBMM seçimiyle birlikte yapılmayıp, münferiden yapılmış bir seçimdir. Buna karşın, 27. Dönem TBMM seçimi ise Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte aynı gün, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılmıştır.
 
Anayasanın 101’inci ve 6271 sayılı Kanunun 3’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanının görev süresi birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenecektir, bir başka deyişle, birlikte yapılan ilk seçim 24 Haziran 2018 tarihindeki seçimdir.
 
Buna göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın görev süresi Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerinin birlikte yapıldığı bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirleneceğinden ve “birlikte yapılan ilk seçim” tarihi 24 Haziran 2018 olduğundan, birinci dönem beş yıllık görev süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır.
 
Bu durumda, yukarıda belirtilen nedenlerle, Recep Tayyip ERDOĞAN'ın Cumhurbaşkanı adaylığına yönelik itirazların reddine karar verilmesi gerekmiştir.
 
SONUÇ:
1- Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle itirazların REDDİNE,
2- Karar örneğinin başvuru sahiplerine gönderilmesine,
3- Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce Kurulumuz internet sitesi www.ysk.gov.tr adresinde yayınlanmasına,
30.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.